Ada

Ada denilen yer aslında Sinop’un şehirden başlayan uzantı kısmıdır, ince belin tomurcuk olan kısmıdır. Yani yapı olarak bir yarımadadır. Zaten Sinop bir bütün olarak yarımada olarak düşünülebilir. Ada mevkii şehirden başlayan küçük bir ek yarımadadır ancak halk dilinde buraya Ada denilmektedir.

Ada mevkiine, halkın yaşadığı yere Hükümet Konağı’ndan yukarı çıkılarak yapılır ancak turistik ve manzaralı geziler Uğur Mumcu meydanı (parkların olduğu alan, Melia Kasım otelinin olduğu yer) yolundan girilip Aşıklar Caddesi‘nin sonundaki Sinop Kütüphanesi’nden ötesi ile başlar. Buradan yoldan sapmazsanız yol sizi Karakum bölgesine götürüp oradan tırmandırarak Ada etrafında dolaştırır ve sizi tekrar şehir merkezine, kabristana getirmiş olur.

Sinop Kütüphanesi’nden başlayan yolculukla güzel manzaralar eşliğinde Karakum Yüzgeç Tatil Köyü’ne ulaşabilirsiniz. Daha sonra yolu takip ederek Samyeli Plajı’na (gerçek Karakum) ulaşabilirsiniz. Bu iki yeri ayrıca Karakum sayfasında yazdığım için bu bölümde buralara ayrıca değinmiyorum.

INCE BEL
Fotoğraf: “İnce Belli Sinop”, Nurettin Mert Aydın, 2009

Benim sevdiğim bölüm yolun bu kısmından sonra başlıyor. Yol rampalar ve virajlar ile sizi tepelere doğru çıkarıyor. Uygun yerlerde arabanızı sağa çekerek geriye bakıp Sinop’u tepeden, ince belinin görüldüğü şekliyle fotoğraflayabilirsiniz.

Ada'dan Sinop'a Bakış
Fotoğraf: “Ada’dan Sinop’a Bakış”, Nurettin Mert Aydın, 2008

Yolu takip etmeye devam ettiğinizde en üst kısımda bir düzlüğe geleceksiniz. İşte bu kısım benim Sinop’ta en sevdiğim yerlerden birisidir çünkü inanılmaz bir manzarası vardır. Burada yaşayan bir aile ve sis düdüğü bulunmakta. Sis düdüğü sisli zamanlarda seyir yapan deniz taşıtlarına yol göstermek amacıyla kullanılıyor. Siz arabanızı uygun bir yere bırakıp kendinizi bu uçurumları izlemeye bırakabilirsiniz. Yine rüzgarı eksik olmayan, yine ürkütücü bir manzaraya sahip olan bir yer burası.

Ada'da Uçurumlar
Fotoğraf: “Ada’da Uçurumlar”, Nurettin Mert Aydın, 2008

Yola koyulup devam ettiğinizde hemen sol tarafta binalar ve su deposunun bulunduğu bir alan göreceksiniz. İşte burası bir zamanlar Radar olarak adlandırılan ve Amerikalıların Rusları gözetlemek için kullandıkları askeri bir bölgeydi. Hatta yakın zamana kadar iletişim küreleri bile vardı burada. Radar ile ilgili farklı bir bilgiye Barınak Café’nin bonfile tabağından bahsettiğim bölümden ulaşabilirsiniz.

Gazibey Kayası
Fotoğraf: “Gazibey Kayası”, Nurettin Mert Aydın, 2008

Yine yola devam edip uygun yerlerde arabanızı sağa çekerek manzarayı izleyebilir ve fotoğraflayabilirsiniz. Biraz ilerledikten sonra geriye, denize baktığınızda karaya, uçurumlara yakın bir yerde bir kaya göreceksiniz. Bu kayanın adı Gazibey Kayası’dır ve bu kaya ile kara arasındaki denizden geçmeye çalışan çeşitli gemilerin battığı söylenir.

Devam ettiğinizde yol eşsiz manzaralar eşliğinde sizi tekrar şehre kabristanın alt kısmından ulaştırmış olur.

GEZİ sayfasına geri dönmek için tıklayın

Yorum bırakın