Tersane

Tersane denildiğinde Sinop’ta farklı mekanlar akla gelmektedir (birbirine yakın mekanlar). Ben de zaten Tersane kelimesi ile bu mekanların toplamından bahsetmek istiyorum. Kelime anlamından yola çıkarsak, tersane, gemi ve tekne inşaatının gerçekleştiği yerdir ve Sinop’ta bu alan hemen şehir merkezine girmeden Emniyet binasının hemen sağından küçük bir yokuşu indiğinizde denizin dibinde, Tarihi Sinop Cezaevi‘nin duvarlarına bakan alanda kurulu olan yerdir. Son dönemlerdeki söylenti aktif olarak gemi inşaatının sürdüğü tersane artık yavaş yavaş mevcut olduğu yerden kaldırılacağı yönündedir.

Bu yolun sol tarafında kalan surlar ve duvarlar Tarihi Sinop Cezaevi‘ne aittir. Babamın anlattığına göre eskiden deniz seviyesi bu duvarlara değecek kadar yüksekteymiş. (Sabahattin Ali’nin meşhur şiirindeki “dışarıda deli dalgalar dertli duvarları yalar” mısrası sanırım tamamen bu gözlemi anlatmakta.) Yani şimdi orada bulunan taşıt yolu ve tersane tamamen sularla kaplı olan bir alanmış. Zaman içindeki çekilmeler sonucunda deniz bugünkü seviyesine inmiş.

Tersane yolunu devam ettirdiğinizde sol tarafta artık kullanılmayan buzhane binasını görmek mümkün. Buzhane binası artık kullanılmamakta çünkü gelişen teknoloji sayesinde yakalanan balıklar tazeliğini kaybetmeden sevkedilmekte ve tüketilmekte. Eskiden yakalanan balıklar buzhanede soğuk tesislerde tutulup nakliye firmaları gelene kadar burada bekletilirdi.

Yine tersane yolundan devam ettiğinizde sağda, denizin dibinde sıra sıra dizilmiş çay bahçelerini görmeye başlarsınız. Çay bahçelerinin çay işletmeleri yolun sol tarafında yer almaktadır. Buradaki çay bahçelerinin özellikle akşamları dolu olmasının nedeni ışıkların yanmasıyla birlikte güzel görünen marina, mendirek ve küçük deniz feneridir. (Şu an mendireğin en uç bölümü ve deniz feneri Sahil Güvenlik Komutanlığı’na ait bir tesis olarak kullanıldığı için bu bölüme giriş yasaklanmıştır.)

"BABANI MI ELDURDUM?"
Fotoğraf: “Yalı Kahvesi’nden Mendireğe Bakış”, Nurettin Mert Aydın, 2009

Sıra sıra dizilen çay bahçelerinden en meşhuru, hemen caminin alt kısmında yer alan Yalı Kahvesi’dir. Yalı Kahvesi ve çay keyfine ait bir yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Yalı Kahvesi ve caminin hemen yanında bir de çeşme bulunmaktadır. Bu çeşmenin adı da Şehitler Çeşmesi’dir.

ENLIGHTMENT
Fotoğraf: “Kara İnci Kahvesi’nden Camiye Bakış: Fener Alayı”, Nurettin Mert Aydın, 2009

Tersane yoluna buradan devam ettiğinizde artık dükkanların başladığı bölüme girmiş bulunmaktasınız. Tarihi PTT binası (şu an yanlış hatırlamıyorsam Türkiye Atom Kurumu ile ilgili bir yapı olarak kullanılıyor), tarihi Ziraat Bankası binası karşılaşacağınız yapılar arasındadır. Tabii bu dediklerim iç taraftan yürüdüğünüzde görecekleriniz. Deniz kenarından yürüdüğünüzde ise paralel olarak barlar ve restoranlar yer almakta bu kısımda.

Tersanede sık sık taze balık tezgahları ve dükkanlarını görebilirsiniz. Dilerseniz hemen tüketmek için (mangal keyfi) dilerseniz de eve götürmek için taze balık alabilirsiniz, tabii bunun için erken uyanıp tersaneye inmeniz gerekmekte. Balıkçı dükkanlarından uzun yola dayanabilecek şekilde paketlenmiş balıklar da alabilirsiniz. Uygun bir fiyat karşılığında size verecekleri strofor kutular (köpük kutu) özenle buzla doldurulup balıklarınız seyahate hazır hale getiriliyor.

MACKERELS IN LOVE
Fotoğraf: “Tezgahta İstavritler”, Nurettin Mert Aydın, 2009

Tersane yolu diye adlandırdığım kısım ise ağaç tekne modelleri satın alabileceğiniz dükkanların olduğu geniş alan ve iskelenin başlamasıyla bitmiş oluyor.

GEZİ sayfasına geri dönmek için tıklayın

Yorum bırakın